Sıkça Sorulan Sorular

  • Suyun İnsan Yaşamı Açısından Önemi nelerdir?

    İnsan vücudunun bütün temel yaşam fonksiyonları su ile gerçekleşmektedir. İnsan vücudunun ortalama; çocuklarda %70, yetişkinlerde %60, yaşlılarda ise %50’si sudan oluşmaktadır. İnsan vücudundaki suyun % 20 oranında azalması insan hayatının sona ermesine neden olmaktadır.  Suyun insan yaşamı açısından önemli işlevlerinden başlıcaları şunlardır:

    • Besinlerin sindirilmesi, emilmesi ve hücrelere taşınması, Vücuttaki toksinlerin vücuttan dışarı atılması, vücut ısı dengesinin düzenlenmesi, kan akışkanlığının sağlanması,
    • Minerallerin ve vitaminlerin vücutta çözülmesinin ve iletilmesinin sağlanması,
    • Organlarımızın ve özellikle böbreklerin düzenli çalışmalarının sağlanması,
    • Eklemlerin kayganlığının sağlanması,
    • Nefes almada oksijenin nemlendirilmesi ve kolay nefes almanın sağlanması,
    • Derinin nemlenmesi,
    • Cildin dolgun, pürüzsüz ve genç kalması,
    • Yaşlanmanın gecikmesi.
  • Sağlıklı bir birey günde ne kadar su tüketmelidir ?

    Su vücudumuzdan sindirim, terleme ve nefes alma yoluyla sürekli olarak harcanmaktadır.Temel prensip olarak, kaybolan su miktarı mutlaka yerine konulmalıdır. Yaklaşık bir gün içersinde vücut ağırlığımızın en az 1/36'sı kadar su almalıyız. Örneğin 72 kg. ağırlığındaki bir bireyin günlük su ihtiyacı en az 2 litre civarındadır. Bu ihtiyacın bir kısmının muhtelif yiyecekler yolu ile alındığını varsaysak bile bir yetişkinin günde en az 1.5 litre su içmesi gerekmektedir. Bu miktar beslenme uzmanlarınca yetişkinlere tavsiye edilen asgari miktardır .Hamileler de ise asgari içilmesi gereken su miktarı; bebeği çevreleyen sıvının ve anne sütünün oluşumunu desteklemesi için daha fazladır.

  • Kaç çeşit ambalajlı su vardır ve öncelikle hangisi tercih edilmelidir?

    Ülkemizde ambalajlı sular Sağlık Bakanlığı tarafından ruhsatlandırılmakta ve denetlenmektedir. Avrupa Birliği Yönetmelikleriylede birebir uyumlu olan Sağlık Bakanlığı Ambalajlı Sular Yönetmeliklerine göre ambalajlı sular 3 kategoriye ayrılmaktadır.Bunlar;

    1. Doğal Mineralli Sular
    2. Kaynak Suları
    3. İçme Suları

    Belirtilen 3 kategorideki suların içerisinde en nitelikli olanı ve öncelikle tercih edilmesi gereken sular kuşkusuzki doğal mineralli sulardır.

    Doğal mineralli suları diğer sulardan ayırt eden ve üstün kılan en önemli özellikleri, bu suların kaynağındaki mineral içeriğinin,ısısının,elektrik iletkenliğinin ve diğer karakteristik özelliklerinin doğal daldalanmalar dahilinde, her zaman sabit olması ve kaynağındaki mineral içeriğini ambalajında da birebir muhafaza ediyor olmasıdır.

    Dağdelen ilgili mevzuatlada belirtilen standartlara göre doğal mineralli sular sınıfında ruhsatlandırılmış bir sudur.

  • Doğal yapısı korunarak ambalajlanmış su ne demektir?

    Doğadan çıktığı haliyle doğal yapısı değiştirilmeden ambalajlanan su demektir. Sular doğadan çıktığı haliyle fiziki açıdan kokusuz ve berrak, mikrobiyolojik açıdan sağlıklı ve güvenli, kimyasal açıdan da dengeli bir mineral içeriğine sahip, yumuşak içimli ve lezzetli olmaları gerekmektedir. Belirtilen bu niteliklere uygun olmayan sular ancak birtakım arıtma işlemlerinden geçirilerek ambalajlanmakta ve tüketime sunulabilmektedir. Arıtma işlemi ise suyun doğal yapısının değişmesine neden olmaktadır.

    Ambalajlı sularda ideal olan Dağdelen gibi, suyun herhangi bir arıtma işlemi gerektirmeyen bir yapıda olması, doğadan çıktığı haliyle doğal yapısı %100 korunarak ambalajlanması ve tüketime sunulmasıdır.

  • Tercih ettiğim damacana suyun güvenli bir marka olup olmadığını nasıl anlayabilirim?

    Öncelikle suyun etiketinde yer alması gereken üretim izin tarihi ve numarası kontrol edilerek suyun üretim izninin bulunup bulunmadığı kontrol edilmelidir. Ayrıca; suyun kapağında ve damacananın gövdesinde (kabartma harflerle), emniyet bandında ve etiketinde marka isminin bulunup bulunmadığı( 4 yerdeki marka ismi aynı olmalıdır ) kontrol edilmelidir. Ayrıca; suyun etiketinde, suyun üretim adresi, suyun sahip olduğu parametreler, suyun kapağında dolum tarihi, son tüketme tarihi ve parti seri numarasının yazılı olduğu kontrol edilmelidir.

  • Sudaki pH değeri nedir ve öncelikle hangi pH değerindeki sular tercih edilmelidir?

    pH değeri suyun asitlik veya bazlık durumunu gösteren logaritmik bir değerdir.

    AB yönetmeliklerinde belirtilen değerlerle aynı pH değerlerini esas alan Sağlık Bakanlığı ambalajlı sular yönetmeliklerinde belirtilen pH alt ve üst sınır değerleri 4,5 - 9,5 değerleri aralığındadır. Bu sınır değerlerin altında veya üstün de pH değerine sahip olan suların ambalajlanması ve satışa sunulması yönetmeliklerle yasaklanmıştır.Belirtilen değerler aralığında pH değerine sahip olan sularda pH değerinin diğerine oranla daha yüksek yada daha düşük olan suların birbirlerine oranla daha yararlı olduklarını belirten, bilimselliği resmi yada bilimsel otoritelerce kabul görmüş bir çalışma bulunmamaktadır.

    Yazılı, görsel yada sosyal medyada pek çok alanda pH değeri yüksek olan suların sağlık açısından daha faydalı olduğu belirtilsede bunu destekleyen bilimsel bir kanıt bulunmamaktadır, kaldı ki pH değeri 9,5’un üzerinde olan suların ambalajlanması ve satışına zaten hem AB yönetmeliklerinde hem de ülkemiz yönetmeliklerinde yasal açıdan izin verilmemektedir.

    Yukarıdaki bilgilerden anlaşılacağı üzere alt ve üst sınır değerlere çok yaklaşmayan, takribi (6-8) aralığında pH değerine sahip olan suların öncelikle tercih edilmesinden söz edilebilir. Dağdelen Doğal Mineralli Suları, 7.56 olan pH değeriyle, yukarıdaki bilgilerden de anlaşılacağı gibi, ideal bir pH değerine sahiptir.

  • Sudaki sertlik derecesi neyi ifade eder?

    Suda sertliği belirleyen unsur suyun bünyesinde bulunan eriyik haldeki Kalsiyum ve Magnezyum tuzlarının miktarıdır. Suyun içeriğindeki eriyiklerin miktarı arttıkca su sert su, azaldıkca ise yumuşak su olur. Suda sertlik yada yumuşaklık önemli bir kalite göstergesi değildir. Ancak; yumuşaklık suya lezzetli olmasını ve hafif içimlik özelliği sağlamaktadır. Başka bir anlatımla yumuşak sular sert sulara oranla daha lezzetli ve hafif içimlidir.

    Vücudumuzun temel yaşam fonksiyonlarının sağlıklı olarak işleyebilmesi için yetişkinlerin günde ortalama 2 - 2,5 litre su içmesi gerekir. Bilinçli bir su seçimi yapamamamız halinde bu miktarda suyu genellikle içmekte zorlanırız.

    Oysa ki lezzetli ve hafif içimli bir su tercih edilerek su içimi daha keyifli bir hale getirilebilir ve bu sayede içilen su miktarı kolayca artırılabilir. Bu nedenle Dağdelen gibi yumuşak içimli (Doğal Sertlik Derecesi= 1,5 Fr°) ve lezzetli Doğal Mineralli Sular tercih edilmelidir.

  • Suda İletkenlik Nedir?

    Suda iletkenlik suyun elektrik enerjisini iletme özelliğidir. Suyun iletkenlik değerini belirleyen unsur suyun içeriğinde eriyik halde bulunan mineraller ve mineral tuzlarının miktarıdır. Suda eriyik halde bulunan madde miktarları arttıkça suyun iletkenlik değeri yükselir, azaldıkça iletkenlik değeri de azalır.

    Suyun iletkenlik değerinin yüksek olması, suyun sert su olduğu anlamına gelir ve bu değer yükseldikçe su içilebilir nitelikten uzaklaştırır.

    Ambalajlı sularda iletkenlik değerleri değişen markalara göre 50 µs/cm– 200 µs/cm aralığında değişebilmektedir.

    Şebeke sularında su sağlanan şebeke ve barajlara göre iletkenlik değerleri değişmekle birlikte, örneğin İstanbul Avrupa Yakası’nda (Avcılar bölgesi) iletkenlik değeri takribi 575 µs/cm civarındadır.

  • Neden ambalajlı su tercih etmeliyim?

    İçme ya da yemek pişirme amacıyla tüketilen sular temelde 4 farklı şekilde temin edilmektedir.

    Bunlar; ambalajlı sular, şebeke (musluk) suları, su arıtma cihazı ile elde edilen sular ve çeşmelerden elde edilen sulardır.

    Çeşitli yerlerde bulunan çeşmeler ve bu çeşmelerin su kaynakları, su depoları yada suyun çeşmeye ulaşmasını sağlayan boru hatları genellikle hiçbir kişi yada kurum tarafından herhangi bir denetleme işlemine tabi tutulmadığından bu sular sağlık açısından önemli riskleri taşıyabilmektedirler.

    Şebeke suları için ‘Şebeke suyu ile ambalajlanmış doğal mineralli su arasındaki farklar nelerdir’ bölümünü inceleyiniz.

    Arıtma suları için ‘Su arıtma cihazları ile elde edilen su ile ambalajlı doğal mineralli sular arasındaki farklar nelerdir’ bölümünü inceleyiniz.

    Ambalajlı suların haricinde suların yukarıda belirtilen olumsuz şartlara sahip olması, ambalajlı suların ise kaynağının her türlü kirlenme riskinden korunan alanlarda yer alması, kaynağındaki doğal yapısı ve hijyenik şartları korunarak el değmeden ambalajlanması, ayrıca sağlık bakanlığı tarafından düzenli periyotlarda çok sıkı denetleniyor olması nedenlerinden dolayı Ambalajlı Sular tercih edilmelidir.

  • Şebeke suyu ile ambalajlanmış doğal mineralli su arasındaki farklar nelerdir?

    a) Ambalajlı Doğal Mineralli suların su kaynakları her türlü yerleşim, tarım, sanayi ve turizm alanları gibi kirletici faktörlerin bulunmadığı alanlarda, genellikle dağlar ve ormanlar gibi doğal koruma alanlarında yer alırlar. Bu nedenle kaynağından ilk çıktığı haliyle saf, temiz, güvenli ve sağlıklıdırlar. Her hangi bir arıtma işlemine ihtiyaç duyulmadan, kaynağındaki doğal yapısı korunarak ve modern teknoloji kullanılarak el değmeden ambalajlanır ve tüketicisine sunulur.

    Şebeke (musluk) suyunda ise durum tamamen farklıdır. Şebeke sularında su kaynakları dereler, nehirler ve göller gibi yüzeysel su kaynaklarıdır.

    Yüzeysel su kaynakları barajlarda toplanmak üzere akışı sırasında her türlü yüzeysel kirleticilerin (havzalardaki yerleşimlerden kaynaklanan atıklar, zirai ve tarımsal ilaç kalıntıları, endüstriyel atıklar, dere ve nehir yatakları ile baraj ve göllerde yaşayan canlıların yaşamsal atıkları ve ölen bedenleri vs.) su toplama baraj yada göllerine ulaşmasına ve buralarda önemli boyutlarda mikrobiyolojik ve kimyasal kirliliklere neden olmaktadır.

    Bu şekilde toplanmış sular muhtelif arıtma ve klorlama işlemlerinden geçirildikten sonra uzun şebeke boruları vasıtası ile konut ve işyerlerine pompalanmaktadır.

    Bu proseslerde kullanılan klor gibi dezenfektanların sağlık açısından uzun vadede kanserojen etkileri olduğu belirtilmektedir.

    Ayrıca; şebeke borularında yada binaların su depolarında oluşan her türlü yabancı maddeler, pas ve tortular sonucu ortaya çıkan mikrobiyolojik ve kimyasal kirlilikler de çeşme suyu ile birlikte tüketicilere ulaşabilmektedir.

    Şehir şebekelerinde klorlama ile mikrobiyolojik kirlilikler önlense de bina su depolarında bekleyen sudaki klor uçucu olduğundan, bekleme sırasında sudan uzaklaşmakta ve su deposunda yeniden bakteriyolojik üremelerin oluşmasına neden olmaktadır.

    b) Ambalajlı sular AB mevzuatları ile birebir uyumlu olan ve çok sıkı kurallara yayınlanmış olan sağlık bakanlığı yönetmeliklerine göre ruhsatlandırılır ve denetlenir.

    Sağlık Bakanlığı tarafından yürütülen etkin denetimlerde hem dolum tesislerinden, hem de pazardaki muhtelif satış noktalarından alınan su numunelerinin kapsamlı analizleri yapılarak uygunsuzluk tespit edilmesi halinde işletmeleri kapatmaya kadar varabilen son derece caydırıcı yaptırımlar uygulanır.

    Tamamına yakını özel sektör ticari kuruluşlar tarafından üretilmekte olan ambalajlı sular gerek marka itibarının korunması açısından, gerekse yukarıda belirtilen yaptırımlara maruz kalınmaması açısından her zaman tüketicisine en sağlıklı koşullarda ulaşmak zorundadır.

    Şebeke(musluk) sularında ise bu suların ticari kaygıları olmayan ilgili kamu idareleri tarafından üretildiği ve dağıtıldığı, ayrıca yukarıda belirtilen cezai yaptırımlara maruz kalmadığından Ambalajlı Sular kadar güçlü bir denetim güvencesinden bahsetmek olanaklı değildir.

    c) Genelde çeşme suları içinde taşıdığı klor gibi dezenfektanların etkisiyle rahatsız edici bir koku ve lezzete sahiptirler. Şişelenmiş sularda ise sadece suyun kendi doğal tadından bahsedebiliriz.

    d) Ambalajlı Sular ürün hijyeni, tadı, ambalajı ve markası ile tüketicinin albenisi ve güvenini kazanmak zorunda olan ticari ürünlerdir. Bu suların üretimi için yapılan yatırımlar çok büyüktür. Ambalajlı su sanayicileri tüketicisinin sağlığını riske atarak kendi markasının piyasadan silinme riskini göze alamaz. Genel olarak söylemek gerekirse; çeşme suyu üretim ve hizmetinde bulunan kamu kuruluşlarının kaliteye dönük motivasyonu özel sektördeki kadar olamamaktadır.

    e) Yapılan üretim hacimlerinde, hizmet verilen tüketici sayılarında ve bu nedenle de kalite anlayışında çeşme suyu ile şişelenmiş su arasında büyük bir farklılık vardır. Çeşme suyunda kamu tarafından çoğu kez yüzbinlerin ya da milyonların su ihtiyacını asgari kalitede dahi olsa karşılama zorunluluğu söz konusu iken; şişelenmiş sularda çok daha az sayıda tüketicinin ihtiyacını en iyi kalitede karşılamak şeklindeki üretim şartları söz konusudur.

  • Su arıtma cihazları ile elde edilen su ile ambalajlı sular arasındaki önemli farklar nelerdir?

    a) Ambalajlı Doğal Mineralli suların su kaynakları her türlü yerleşim, tarım, sanayi ve turizm alanları gibi kirletici faktörlerin bulunmadığı alanlarda, genellikle dağlar ve ormanlar gibi doğal koruma alanlarında yer alırlar. Bu nedenle kaynağından ilk çıktığı haliyle saf, temiz, güvenli ve sağlıklıdırlar. Her hangi bir arıtma işlemine ihtiyaç duyulmadan, kaynağındaki doğal yapısı korunarak ve modern teknoloji kullanılarak el değmeden ambalajlanır ve tüketicisine sunulur.

    Arıtma cihazları ile arıtılarak elde edilen sular ise arıtma öncesinde pek çok kirliliği ve olumsuz faktörü bünyesinde bulunduran, arıtma sonrasında ise bünyesindeki olumsuzluklardan hangi ölçüde arındırılabildiği bilinmeden tüketilen sulardır.

    b) Ambalajlı sular AB mevzuatları ile birebir uyumlu olan ve çok sıkı kuralları bulunan sağlık bakanlığı yönetmeliklerine göre ruhsatlandırılır ve denetlenir.

    Sağlık Bakanlığı tarafından yürütülen etkin denetimlerde hem dolum tesislerinden, hem de pazardaki muhtelif satış noktalarından alınan ambalajlı su numunelerinin kapsamlı analizleri yapılarak uygunsuzluk tespit edilmesi halinde işletmeleri kapatmaya kadar varabilen son derece caydırıcı yaptırımlar uygulanır.

    Arıtma cihazı ile elde edilen sular hiçbir kişi yada kuruluş tarafından sağlıklı olup olmadığına dair denetimi yapılmayan sulardır.

    c)Ambalajlı sular bünyelerinde insan sağlığı açısından önem taşıyan bir çok faydalı mineralleri barındırır.Arıtma cihazı ile elde edilen sularda ise sağlık açısından zararlı olan mikrobiyolojik yada kimyasal kirlilikler sudan ayrıştırılırken bunlarla birlikte faydalı minerallerin tamamı da sudan ayrışmakta ve su saf su haline gelmektedir.

    d)Su arıtma cihazlarında gerekli olan periyodik bakım ve filtre yenileme işlemleri gerekli sıklıkta ve tekniğine uygun şekilde yapılmaz ise bu cihazlardan geçirilen suların daha fazla kirlenmelerine neden olur.

    e)Arıtma Cihazı satıcıları cihaz işletme maliyetlerini cazip göstermek açısından periyodik olarak değişmesi gereken filtrelerin ömürlerini süreye bağlı olarak (6 ayda bir yada yılda bir gibi periyotlarda) belirtmektedirler. Oysaki arıtma cihazlarının filtre ömürleri süreye bağlı değil, cihazdan geçirilen su miktarına ve bu suların kirlilik boyutuna bağlı olarak değişmektedir.

    Cihazın filtre ömrünün belki de kısa sürede bitmesine ve fitrenin yenilenmesi gerekmesine rağmen kullanıcı kendisine belirtilen sürenin dolmasını beklemekte, bu sürede ise suyu daha fazla kirleterek tüketilmesine neden olunmaktadır.

    Filtrelerin, içinden geçen su miktarına ve bu suların kirlilik düzeyine göre gerekli sıklıklarda değişmesi bu cihazların işletme maliyetlerinin çok pahalıya mal olmasına ve ambalajlı su ile hiçbir kalite kıyası yapılamayacak olan arıtma suların Ambalajlı sulardan çok daha pahalıya tüketilmesine neden olmaktadır.

  • Damacana suyu hangi şartlarda muhafaza etmeliyim?

    Ambalajlı suları (pet, damacana), bulunduğu çevreye olumsuz tat ve koku yayabilecek her türlü ortam ve maddelerden uzak tutmaya özen gösteriniz. Ambalajlı sularınızı; kalorifer yanında veya direkt güneş ışığı alacak yerde tutmayınız, serin ve kuru bir ortamda muhafaza ediniz

    Boş damacana şişe içerisine katı ya da sıvı herhangi bir yabancı madde koymayınız. Damacanayı pompa ya da sebilsiz kullanıyor iseniz, kapağını açık bırakmayınız.

    ODamacana kapaklarını atmayınız, boş damacanalarınızı teslim ederken kapağını kapatarak veriniz.

  • Buz dolabında suyumu soğuturken nelere dikkat etmeliyim?

    Suyu buzdolabında soğutmada kullanılan kapların kapakları mutlaka vidalı kapak şeklinde olmalı ve kaptaki suyun buzdolabındaki hava ile teması kesilmelidir.

    Suyun bu özellikleri sağlamayan kaplar ile buzdolabına konulmaması halinde buzdolabında bulunan diğer besinlerin koku ve tatları suya karışmakta ve suda istenmeyen koku ve tatlar oluşmaktadır.

    Soğutmada kullanılan kaplar belli sıklıklarla yıkanmalı ve yıkama sonrasında içmede kullanılan ambalajlı su ile hiçbir koku kalmayacak şekilde iyice durulanmalıdır.

    Buzdolabında üretilen buzların suyu soğutmak amacıyla suya katılması sonucunda da buzda bulunan koku ve tatlar suya istenmeyen koku ve tatların karışmasına neden olabilmektedir.

  • Damacana pompası bakımı nasıl olmalıdır?

    Su pompalarının damacana içerisine basınçlı hava pompalayan kısmının içinde bulunan körüklerin iç yüzeylerine ortam havasında bulunan toz tanecikleri yapışarak birikmekte ve bu toz tanecikleri zamanla kayda değer bir kirliliğin oluşmasına neden olmaktadır.

    Bu kirlilik sonucu oluşan kokular suyun tadının ve kokusunun bozulmasına neden olmaktadır. Pompaların bu kısmını ideal şartlarda temizlemek genellikle mümkün olmadığından en geç 4 ayda bir pompanın yenilenmesi önerilmektedir.

    Pompanın şişedeki su içine giren boru kısmının da uzun süre gün ışığına maruz kalması, borunun iç ve dış cidarlarında yeşermeler veya jel tabakası oluşmasına neden olmakta, buda suda koku ve tat bozukluklarına yol açmaktadır. Pompanın bu kısmı aşağıdaki şekilde kolayca temizlenir.

    Pompa nasıl temizlenmelidir:

    • Su pompası damacanadan sökülür.
    • Bir su bardağı kaynar su hazırlanır.
    • Damacana içerisine giren borunun önce iç ve dış kısmı; temiz bir fırça ile temizlenerek varsa görünür kirler uzaklaştırılır.
    • Sonra pompa borusu kaynar su içeren bardağa daldırılır ve kaynar su pompaya çekilir, musluğundan akıtılır.
    • Pompa borusunun dış yüzeyi de kaynar su ile durulanarak, damacanaya geri takılır.
    • Pompa borunuzu deterjan ile yıkıyorsanız, bolca durulayınız. Unutmayınız; yetersiz durulama sonucunda deterjan kokusu ve tadı suya geçecektir.
  • Sebil kullanımı nasıl olmalıdır?

    Su sebillerinin su ile temas eden bütün yüzeylerinin kullanıldığı ortam şartlarına göre belirlenecek sıklıkta tek tek sökülerek yıkanması ve dezenfeksiyon işlemine tabii tutulması gerekmektedir. Bu işlemin yeterli sıklıkta yapılmaması halinde su sebilinde oluşacak kirlilikler suda istenmeyen koku ve tat bozukluklarına sebep olabilmektedir.

    Su sebillerinde herhangi bir kirlilik bulunmasa bile sebilin su haznesinde uzun süre bekleyen suda sebilin üretildiği malzemelerden kaynaklanan koku ve tat bozuklukları oluşabilmektedir. Bu duruma hafta sonları 2 gün boyunca çalışılmayan ofislerde sıkça rastlanılmaktadır. Böyle bir durumun tespit edilmesi halinde su sebilinin haznesinde bulunan takribi 2 litre suyun sebilin musluğundan boşaltılarak hazneye damacanadan yeni suyun girmesi sağlanmalıdır.

    Sebil Kullanımında Aşağıdaki Hususlara Dikkat Edilmelidir;

    • Direkt güneş ışığına konulmamalıdır.
    • Nemli, buharlı ortamlarda tutulmamalıdır.
    • Tozlu ortamlarda bulundurulmamalıdır.
    • Periyodik temizliğine dikkat edilmelidir.
    • Dış yüzeyi, gerekli sıklıklarda ortam tozlarından arındırılmalıdır ve periyodik iç temizliğine dikkat edilmelidir.