Dağdelen Doğal Mineralli Su ile ilgili suyun faydaları, suyun önemi, suyun türleri ve suyun nasıl tüketilmesi gerektiği gibi konularda bilgi edinmek için aşağıdaki başlıklara göz atabilirsiniz.
İnsan vücudunun bütün temel yaşam fonksiyonları su ile gerçekleşmektedir. İnsan vücudunun ortalama; çocuklarda %70, yetişkinlerde %60, yaşlılarda ise %50’si sudan oluşmaktadır. İnsan vücudundaki suyun % 20 oranında azalması insan hayatının sona ermesine neden olmaktadır. Suyun insan yaşamı açısından önemli
Su vücudumuzdan sindirim, terleme ve nefes alma yoluyla sürekli olarak harcanmaktadır.Temel prensip olarak, kaybolan su miktarı mutlaka yerine konulmalıdır. Yaklaşık bir gün içersinde vücut ağırlığımızın en az 1/36'sı kadar su almalıyız. Örneğin 72 kg. ağırlığındaki bir bireyin günlük su ihtiyacı en az 2 litre civarındadır. Bu ihtiyacın bir kısmının muhtelif yiyecekler yolu ile alındığını varsaysak bile bir yetişkinin günde en az 1.5 litre su içmesi gerekmektedir. Bu miktar beslenme uzmanlarınca yetişkinlere tavsiye edilen asgari miktardır .Hamileler de ise asgari içilmesi gereken su miktarı; bebeği çevreleyen sıvının ve anne sütünün oluşumunu desteklemesi için daha fazladır.
Ülkemizde ambalajlı sular Sağlık Bakanlığı tarafından ruhsatlandırılmakta ve denetlenmektedir. Avrupa Birliği Yönetmelikleriylede birebir uyumlu olan Sağlık Bakanlığı Ambalajlı Sular Yönetmeliklerine göre ambalajlı sular 3 kategoriye ayrılmaktadır.Bunlar;
1. Doğal Mineralli Sular
2. Kaynak Suları
3. İçme Suları
Belirtilen 3 kategorideki suların içerisinde en nitelikli olanı ve öncelikle tercih edilmesi gereken sular kuşkusuzki doğal mineralli sulardır.
Doğal mineralli suları diğer sulardan ayırt eden ve üstün kılan en önemli özellikleri, bu suların kaynağındaki mineral içeriğinin,ısısının,elektrik iletkenliğinin ve diğer karakteristik özelliklerinin doğal daldalanmalar dahilinde, her zaman sabit olması ve kaynağındaki mineral içeriğini ambalajında da birebir muhafaza ediyor olmasıdır. Dağdelen ilgili mevzuatlada belirtilen standartlara göre doğal mineralli sular sınıfında ruhsatlandırılmış bir sudur.
Doğadan çıktığı haliyle doğal yapısı değiştirilmeden ambalajlanan su demektir. Sular doğadan çıktığı haliyle fiziki açıdan kokusuz ve berrak, mikrobiyolojik açıdan sağlıklı ve güvenli, kimyasal açıdan da dengeli bir mineral içeriğine sahip, yumuşak içimli ve lezzetli olmaları gerekmektedir. Belirtilen bu niteliklere uygun olmayan sular ancak birtakım arıtma işlemlerinden geçirilerek ambalajlanmakta ve arıtma işlemiyle kaynağında ki doğal yapısı değiştirildiğinden dolayı ilgili yasal mevzuatlar gereği İçme Suyu sınıfında tüketime sunulabilmektedir.
Ambalajlı sularda ideal olan Dağdelen gibi, suyun herhangi bir arıtma işlemi gerektirmeyen bir yapıda olması, doğadan çıktığı haliyle doğal yapısı %100 korunarak ambalajlanması ve tüketime sunulmasıdır.
Öncelikle suyun etiketinde yer alması gereken üretim izin tarihi ve numarası kontrol edilerek suyun üretim izninin bulunup bulunmadığı kontrol edilmelidir. Ayrıca; suyun kapağında ve damacananın gövdesinde (kabartma harflerle), emniyet bandında ve etiketinde marka isminin bulunup bulunmadığı( 4 yerdeki marka ismi aynı olmalıdır ) kontrol edilmelidir. Ayrıca; suyun etiketinde, suyun üretim adresi, suyun sahip olduğu parametreler, suyun kapağında dolum tarihi, son tüketme tarihi ve parti seri numarasının yazılı olduğu kontrol edilmelidir.
pH değeri suyun asitlik veya bazlık durumunu gösteren logaritmik bir değerdir.
AB yönetmeliklerinde belirtilen değerlerle aynı pH değerlerini esas alan Sağlık Bakanlığı ambalajlı sular yönetmeliklerinde belirtilen pH alt ve üst sınır değerleri 4,5 - 9,5
değerleri aralığındadır. Bu sınır değerlerin altında veya üstünde pH değerine sahip olan suların ambalajlanması ve satışa sunulması yönetmeliklerle yasaklanmıştır. Belirtilen sınır değerler aralığında pH değerine sahip olan sularda pH değerinin diğerine oranla daha yüksek ya da daha düşük olan suların birbirlerine oranla sağlık açısından daha yararlı olduklarını belirten, bilimselliği resmi otoritelerce kabul görmüş bir çalışma bulunmamaktadır. Yazılı, görsel ya da sosyal medya da yer alan pek çok yanıltıcı yayınla, bir suyun pH değeri ne kadar yüksek ise su o ölçüde daha kalitelidir ve sağlık açısından da yararlıdır algısının bilimsel bir dayanağı bulunmamaktadır, kaldı ki pH değeri 9,5’un üzerinde olan suların ambalajlanması ve satışına zaten hem AB yönetmeliklerinde hem de ülkemiz yönetmeliklerinde yasal açıdan izin verilmemektedir.
Yukarıdaki bilgilerden anlaşılacağı üzere alt ve üst sınır değerlere çok yaklaşmayan, takribi (6-8) aralığında pH değerine sahip olan suların öncelikle tercih edilmesinden söz edilebilir. Dağdelen Doğal Mineralli Suları, 7,56 olan pH değeriyle, yukarıdaki bilgilerden de anlaşılacağı gibi, ideal bir pH değerine sahiptir.
Suda sertliği belirleyen unsur suyun bünyesinde bulunan eriyik haldeki Kalsiyum ve Magnezyum tuzlarının miktarıdır. Suyun içeriğindeki eriyiklerin miktarı arttıkca su sert su, azaldıkca ise yumuşak su olur. Suda sertlik ya da yumuşaklık önemli bir kalite göstergesi değildir. Ancak; yumuşaklık suya lezzetli olmasını ve hafif içimlik özelliği sağlamaktadır. Başka bir anlatımla yumuşak sular sert sulara oranla daha lezzetli ve hafif içimlidir. Vücudumuzun temel yaşam fonksiyonlarının sağlıklı olarak işleyebilmesi için yetişkinlerin günde ortalama 2 - 2,5 litre su içmesi gerekir. Bilinçli bir su seçimi yapamamamız halinde bu miktarda suyu genellikle içmekte zorlanırız. Oysa ki lezzetli ve hafif içimli bir su tercih edilerek su içimi daha keyifli bir hale getirilebilir ve bu sayede içilen su miktarı kolayca artırılabilir. Bu nedenle Dağdelen gibi yumuşak içimli (Doğal Sertlik Derecesi= 1,5 Fr°) ve lezzetli Doğal Mineralli Sular tercih edilmelidir.
Suda iletkenlik suyun elektrik enerjisini iletme özelliğidir. Suyun iletkenlik değerini belirleyen unsur suyun içeriğinde eriyik halde bulunan mineraller ve mineral tuzlarının miktarıdır. Suda eriyik halde bulunan madde miktarları arttıkça suyun iletkenlik değeri yükselir, azaldıkça iletkenlik değeri de azalır. Suyun iletkenlik değerinin yüksek olması, suyun sert su olduğu anlamına gelir ve bu değer yükseldikçe su içilebilir nitelikten uzaklaştırır. Ambalajlı sularda iletkenlik değerleri değişen markalara göre 50 µs/cm– 200 µs/cm aralığında değişebilmektedir. Şebeke sularında su sağlanan şebeke ve barajlara göre iletkenlik değerleri değişmekle birlikte, örneğin İstanbul Avrupa Yakası’nda (Avcılar bölgesi) iletkenlik değeri takribi 575 µs/cm civarındadır.
İçme ya da yemek pişirme amacıyla tüketilen sular temelde 4 farklı şekilde temin edilmektedir.
Şebeke suları için ‘Şebeke suyu ile ambalajlanmış doğal mineralli su arasındaki farklar nelerdir’ bölümünü inceleyiniz. Su arıtma cihazları ile elde edilen sular için ‘Su arıtma cihazları ile elde edilen su ile ambalajlı doğal mineralli sular arasındaki farklar nelerdir’ bölümünü inceleyiniz.
Çeşitli yerlerde bulunan çeşmeler ve bu çeşmelerin su kaynakları, su depoları ya da suyun çeşmeye ulaşmasını sağlayan boru hatları genellikle hiçbir kişi ya da kurum tarafından herhangi bir denetleme işlemine tabi tutulmadığından bu sular sağlık açısından önemli riskleri taşıyabilmektedirler.
Ambalajlı suların haricinde ki suların yukarıda belirtilen olumsuz şartlara sahip olması, ambalajlı suların ise kaynağının her türlü kirlenme riskinden korunan alanlarda yer alması, kaynağındaki doğal yapısı ve hijyenik şartları korunarak el değmeden ambalajlanması, ayrıca Sağlık Bakanlığı tarafından düzenli periyotlarda denetlenmesi nedenlerinden dolayı Ambalajlı Sular öncelikle tercih edilmelidir.
a) Ambalajlı Doğal Mineralli suların su kaynakları her türlü yerleşim, tarım, sanayi ve turizm alanları gibi kirletici faktörlerin bulunmadığı alanlarda, genellikle dağlar ve
ormanlar gibi doğal koruma alanlarında yer alırlar. Bu nedenle kaynağından ilk çıktığı haliyle saf, temiz, güvenli ve sağlıklıdırlar. Her hangi bir arıtma işlemine ihtiyaç duyulmadan, kaynağındaki doğal yapısı korunarak ve modern teknoloji kullanılarak el değmeden ambalajlanır ve tüketicisine sunulur.
Şebeke (musluk) suyunda ise durum tamamen farklıdır. Şebeke sularında su kaynakları dereler, nehirler ve göller gibi yüzeysel su kaynaklarıdır.
Yüzeysel su kaynakları barajlarda toplanmak üzere akışı sırasında her türlü yüzeysel kirleticilerin (havzalardaki yerleşimlerden kaynaklanan atıklar, zirai ve tarımsal ilaç kalıntıları, endüstriyel atıklar, dere ve nehir yatakları ile baraj ve göllerde yaşayan canlıların yaşamsal atıkları ve ölen bedenleri vs.) su toplama baraj ya da göllerine ulaşmasına ve buralarda önemli boyutlarda mikrobiyolojik ve kimyasal kirliliklere neden
olmaktadır.
Bu şekilde toplanmış sular muhtelif arıtma ve klorlama işlemlerinden geçirildikten sonra uzun şebeke boruları vasıtası ile konut ve işyerlerine pompalanmaktadır.
Bu proseslerde kullanılan klor gibi dezenfektanların sağlık açısından uzun vadede olumsuz etkileri olduğu bilimsel otoritelerce belirtilen bir husustur.
Ayrıca; şebeke borularında ya da binaların su depolarında oluşan ve biriken her türlü yabancı maddeler, pas ve tortular sonucu ortaya çıkan mikrobiyolojik ve kimyasal kirlilikler de çeşme suyu ile birlikte tüketicilere ulaşabilmektedir.
Şehir şebekelerinde klorlama ile mikrobiyolojik kirlilikler önlense de bina su depolarında bekleyen sudaki klor uçucu olduğundan, bekleme sırasında sudan uzaklaşmakta ve su deposunda yeniden bakteriyolojik üremelerin oluşmasına neden olabilmektedir.
b) Ambalajlı sular AB mevzuatları ile birebir uyumlu olan Sağlık Bakanlığı yönetmeliklerine göre ruhsatlandırılır ve denetlenir. Sağlık Bakanlığı tarafından yürütülen etkin denetimlerde hem dolum tesislerinden, hem de pazardaki muhtelif satış noktalarından alınan su numunelerinin kapsamlı analizleri yapılarak uygunsuzluk tespit edilmesi halinde işletmeleri kapatmaya kadar varabilen son derece caydırıcı yaptırımlar uygulanır. Tamamına yakını özel sektör ticari kuruluşlar tarafından üretilmekte olan ambalajlı sular gerek marka itibarının korunması açısından, gerekse yukarıda belirtilen yaptırımlara maruz kalınmaması açısından her zaman tüketicisine en sağlıklı koşullarda ulaşmak zorundadır. Şebeke(musluk) sularında ise bu suların ticari kaygıları olmayan ilgili kamu idareleri tarafından üretildiği ve dağıtıldığı, ayrıca yukarıda belirtilen cezai yaptırımlara maruz kalmadığından Ambalajlı Sular kadar güçlü bir denetim güvencesinden bahsetmek olanaklı değildir.
c) Genelde çeşme suları içinde taşıdığı klor gibi dezenfektanların etkisiyle rahatsız edici bir koku ve lezzete sahiptirler. Şişelenmiş sularda ise sadece suyun kendi doğal tadından bahsedebiliriz.
d) Ambalajlı Sular ürün hijyeni, tadı, ambalajı ve markası ile tüketicinin albenisi ve güvenini kazanmak zorunda olan ticari ürünlerdir. Bu suların üretimi için yapılan yatırımlar çok büyüktür. Ambalajlı su sanayicileri tüketicisinin sağlığını riske atarak kendi markasının piyasadan silinme riskini göze alamaz. Genel olarak söylemek gerekirse; çeşme suyu üretim ve hizmetinde bulunan kamu kuruluşlarının kaliteye dönük motivasyonu özel sektördeki kadar güçlü olamamaktadır.
e) Yapılan üretim hacimlerinde, hizmet verilen tüketici sayılarında ve bu nedenle de kalite anlayışında çeşme suyu ile şişelenmiş su arasında büyük bir farklılık vardır. Çeşme suyunda kamu tarafından çoğu kez yüzbinlerin ya da milyonların su ihtiyacını asgari kalitede dahi olsa karşılama zorunluluğu söz konusu iken; şişelenmiş sularda çok daha az sayıda tüketicinin ihtiyacını en iyi kalitede karşılamak şeklindeki üretim şartları söz konusudur.
a) Ambalajlı Doğal Mineralli suların su kaynakları her türlü yerleşim, tarım, sanayi ve turizm alanları gibi kirletici faktörlerin bulunmadığı alanlarda, genellikle dağlar ve ormanlar gibi doğal koruma alanlarında yer alırlar. Bu nedenle kaynağından ilk çıktığı haliyle saf, temiz, güvenli ve sağlıklıdırlar. Her hangi bir arıtma işlemine ihtiyaç duyulmadan, kaynağındaki doğal yapısı korunarak ve modern teknoloji kullanılarak el değmeden ambalajlanır ve tüketicisine sunulur. Arıtma cihazları ile arıtılarak elde edilen sular ise arıtma işlemi öncesinde ve sonrasında tüketici sağlığı açısından ambalajlı Doğal Mineralli Sulardakine benzer niteliklerde ideal şartlara sahip olmayan sulardır.
b) Ambalajlı sular AB mevzuatları ile birebir uyumlu olan ve çok sıkı kuralları bulunan sağlık bakanlığı yönetmeliklerine göre ruhsatlandırılır ve denetlenir. Sağlık Bakanlığı tarafından yürütülen etkin denetimlerde hem dolum tesislerinden, hem de pazardaki muhtelif satış noktalarından alınan ambalajlı su numunelerinin kapsamlı analizleri yapılarak denetlenirler. Uygunsuzluk tespit edilmesi halinde ise işletmeleri kapatmaya kadar varabilen son derece caydırıcı yaptırımlar uygulanır. Arıtma cihazı ile elde edilen sular hiçbir kişi ya da kuruluş tarafından sağlıklı olup olmadığına dair denetimi yapılmayan sulardır.
c) Ambalajlı sular bünyelerinde insan sağlığı açısından önem taşıyan bir çok faydalı mineralleri barındırır. Arıtma cihazı ile elde edilen sularda ise sağlık açısından olası zararlı mikrobiyolojik ya da kimyasal kirliliklerin sudan ayrıştırılması amaçlanırken bunlarla birlikte bütün faydalı minerallerin tamamı da sudan ayrışmakta ve su saf su haline gelmektedir.
d) Su arıtma cihazlarında gerekli olan periyodik bakım ve filtre yenileme işlemleri gerekli sıklıkta ve tekniğine uygun şekilde yapılmaz ise bu cihazlardan geçirilen suların daha fazla kirlenmelerine neden olur.
e) Arıtma Cihazı satıcıları cihaz işletme maliyetlerini cazip göstermek açısından periyodik olarak değişmesi gereken filtrelerin ömürlerini süreye bağlı olarak (6 ayda bir ya da yılda bir gibi periyotlarda) belirtmektedirler. Oysaki arıtma cihazlarının filtre ömürleri süreye bağlı değil, cihazdan geçirilen su miktarına ve bu suların kirlilik boyutuna bağlı olarak değişmektedir. Cihazın filtre ömrünün filitreden geçirilen suyun miktarına ve suda bulunan katı partikül düzeyine bağlı olarak belki de belirtilen süreden çok daha kısa sürede bitmesine ve fitrenin yenilenmesi gerekmesine rağmen kullanıcılar kendilerine belirtilen sürenin dolmasını beklemekte, bu sürede ise suyun daha fazla kirleterek tüketilmesine neden olunmaktadır. Filtrelerin, içinden geçen su miktarına ve bu suların kirlilik düzeyine göre gerekli sıklıklarda değişmesi bu cihazların işletme maliyetlerinin çok pahalıya mal olmasına ve ambalajlı su ile hiçbir kalite kıyası yapılamayacak olan arıtma suların Ambalajlı sulardan çok daha pahalıya tüketilmesine neden olmaktadır.
f) Ambalajlı Doğal Mineralli Suların tüketiminde en küçük bir su ısrafı yaşanmazken, Arıtma cihazı ile 1 Litre su arıtılırken suyun şebeke basıncı ve filitrenin kirlenme düzeyine bağlı olarak en az 5 Litre veya daha fazla miktarda atık su oluşmaktadır.
Ambalajlı suları (pet, damacana), bulunduğu çevreye olumsuz tat ve koku yayabilecek her türlü ortam ve maddelerden uzak tutmaya özen gösteriniz. Ambalajlı sularınızı; kalorifer yanında veya direkt güneş ışığı alacak yerde tutmayınız, serin ve kuru bir
ortamda muhafaza ediniz.
Boş damacana şişe içerisine katı ya da sıvı herhangi bir yabancı madde koymayınız. Damacanayı pompa ya da sebilsiz kullanıyor iseniz, kapağını açık bırakmayınız. Damacana kapaklarını atmayınız, boş damacanalarınızı teslim ederken kapağını kapatarak veriniz.
Suyu buzdolabında soğutmada kullanılan kapların kapakları mutlaka vidalı kapak şeklinde olmalı ve kaptaki suyun buzdolabındaki hava ile teması kesilmelidir. Suyun bu özellikleri sağlamayan kaplar ile buzdolabına konulması halinde buzdolabında bulunan diğer besinlerin koku ve tatları suya karışmakta ve suda istenmeyen koku ve tatlar oluşmaktadır.
Soğutmada kullanılan kaplar belli sıklıklarla yıkanmalı ve yıkama sonrasında içmede kullanılan ambalajlı su ile hiçbir koku kalmayacak şekilde iyice durulanmalıdır. Buzdolabında üretilen buzların suyu soğutmak amacıyla suya katılması sonucunda da buzda bulunan koku ve tatlar suya istenmeyen koku ve tatların karışmasına neden olabilmektedir.
Su pompalarının damacana içerisine basınçlı hava pompalayan kısmının içinde bulunan körüklerin iç yüzeylerine ortam havasında bulunan toz tanecikleri yapışarak birikmekte ve bu toz tanecikleri zamanla kayda değer bir kirliliğin oluşmasına neden olmaktadır.
Bu kirlilik sonucu oluşan kokular suyun tadının ve kokusunun bozulmasına neden
olmaktadır. Pompaların bu kısmını ideal şartlarda temizlemek genellikle mümkün
olmadığından en geç 6 ayda bir pompanın yenilenmesi önerilmektedir.
Pompanın şişedeki su içine giren boru kısmının ( Pompa Borusu ) uzun süre gün ışığına maruz kalması, borunun iç ve dış cidarlarında yeşermeler veya jel tabakası oluşmasına neden olmakta, buda suda koku ve tat bozukluklarına yol açmaktadır. Bu nedenle Pompa borusundan en geç 2 ayı geçmeyen sürelerde ve gerekli sıklıklarda temizlenmesi ve dezenfekte yapılması gerekmektedir.
Bu işlem yapılırken önce borunun iç ve dış yüzeyleri; temiz bir fırça ile temizlenerek varsa görünür kirler uzaklaştırılır. Sonra Pompa borusunun iç ve dış yüzeyleri kaynar su ile durulanarak, dezenfeksiyon sağlanır ve boru damacanaya geri takılır. Kaynar su ile durulama sırasında hem el temasıyla borunun kirlenmemesi, hem de elinizin yanma tehlikesini önlemek açısından uygun bir maşa kullanmanız önerilir. Pompa borunuzu deterjan ile yıkıyorsanız, bolca durulayınız. Unutmayınız; yetersiz durulama sonucunda deterjan kokusu ve tadı suya geçecektir.
Su sebillerinin su ile temas eden bütün yüzeylerinin kullanıldığı ortam şartlarına göre belirlenecek sıklıkta tek tek sökülerek yıkanması ve dezenfeksiyon işlemine tabii tutulması gerekmektedir. Bu işlemin yeterli sıklıkta yapılmaması halinde su sebilinde oluşacak kirlilikler suda istenmeyen koku ve tat bozukluklarına sebep olabilmektedir. Su sebillerinde herhangi bir kirlilik bulunmasa bile sebilin su haznesinde uzun süre bekleyen suda sebilin üretildiği malzemelerden kaynaklanan koku ve tat bozuklukları oluşabilmektedir. Bu duruma hafta sonları 2 gün boyunca çalışılmayan ofislerde sıkça rastlanılmaktadır. Böyle bir durumun tespit edilmesi halinde su sebilinin haznesinde bulunan takribi 2 litre suyun sebilin musluğundan boşaltılarak hazneye damacanadan yeni suyun girmesi sağlanmalıdır. Sebil Kullanımında Aşağıdaki Hususlara Dikkat Edilmelidir;